31 Mart 2010 Çarşamba

acıklılık

aşktan biraz büyük, garip, depresyondan da büyük, mutsuzluktan çok daha büyük, ölümlülükten küçük gerçi. tüm bunlara sahip olmaya devam etmekle etmemek arasında kalıyorum hergün.
sabah air-all i need videosu gelmiş mail kutuma içim eridi resmen her şerkıda öyleyim zaten, dün tüm günümü erol evgin dinleyerek geçirdim, tuzbuz'un blogu sağolsun
biraz artık durulmak istiyorum.
sakin bir sahil, deniz, kum, biraz nefes ...

off kalbim sıkıştı resmen

29 Mart 2010 Pazartesi

Serseri Mayınım

















Bugün penceremden karşıya bakıyorum, cahil bir peri misali. Tanıyıp tanımadığım onca insanın önünden geçtiği penceremden. Gökyüzünde süzülen kuşlar, okul çıkışı yürüdüğüm kaldırımlar, işe giderken cebelleştiğim trafik, yağmur, bulutlar, koşuşturan kalabalık, serseri mayınlar, sana hiç rastlamadığım sokaklar, senin geçtiğin ama yetişemediğim mekanlar... Şu an farkediyorum ki, bir ömür yetmez seni yaşamaya.

28 Mart 2010 Pazar

her günüm valentayn!






















my funny valentine
sweet, comic valentine
you make me smile with my heart.

your looks are laughable
unphotographable
yet, you're my favorite work of art.

is your figure - less than greek?
is your mouth - a little weak?
when you open it to speak, are you smart?

don't change a hair for me
not if you care for me
stay, little valentine, stay!

each day is valentine's day.

24 Mart 2010 Çarşamba

zengin tehlikeli ve yakışıklı



son rüyamda da -zengin olduğu için- orta yaşlı ve tehlikeli olduğu pek belli bir adama vardım..
"sana çok güzel bakarım" dedi ben de "neden olmasın" dedim
bana yat aldı
yatla kurşunlu şelalesine gittik ama bu fiziksel olarak imkansız, neyse. rüya bu zaten
sonra benim için adı "yumurta" olan ve sadece menemen, omlet ve türevlerini pişiren çok şık bir yer açtı

evinin sonsuz katlı olduğunu düşünüyorum çünkü çıkçık bitmedi.
saçları uzuncaydı bir köşesi beyaz, tıpkı Goran Višnjić 'in
madonna'nın "the power of goodbye" klibindeki haline benziyordu.
soğuk, acımasız, zengin, garip karizmalı, esrarengiz....

kusursuz

ebeveyn perişanlığı

















NBC'nin, gerek oyuncu kadrosuyla, gerek hikayesiyle uzun süredir beklediğim dizisi "Parenthood" başladı ve ilk üç bölümü yayınlandı bile. Beklediğim balta etkisini yaratmasa da üzük üzük üzükledi beni. Anne babanın derdi bitmezmiş, yüzü gülmezmiş meğer... Dört kardeşin dördünün de evlatsal problemleri varıdı. Bu noktada bi disfonksiyonel Amerikan banliyö ailesi hikayesine göz kırpsa da kablolu televizyonda yayınlanmıyor olmanın getirdiği birtakım yarım kalmışlıklara (ot muhabbeti döndürüp, karakterlerin ot içtikleri anları göstermemek, "freaking"e sığınmalar...vs) aslında bir çeşit "Brothers & Sisters" versiyonu gibi görünüyor dizimiz. Yine de izlenir, perişan eder, içi tüketir. Thanks to NBC!

23 Mart 2010 Salı

kadınlarkadınlarkadınlar


garip rüyalar görüyorum gençler, sürekli bir kadınlar bir kadınlar sormayın gitsin... ruhum tükendi resmen

22 Mart 2010 Pazartesi

everyone













Ey gidi erken gelen sezon finali, hem erken hem eksik geldin.
Valla ne anladım ben bu işten! Naomi yok Panda yok,
Everyone'ı çakıp, 8. bölümde bitirdiler güzelim sezonu.
Razıydım ona da ama resmen apar topar, yarım yamalak bitti.
Yani harika bir Skins jenerasyonuna böyle mi veda edicektik...
Olan zavallı Freddie'ye oldu, bok yoluna gitti adet yerini bulsun diye.
Ne kadar da gereksiz bi şeydi o ölüm ve o hasta doktor da yarabbi!
E valla 5. sezonu izleyecek şevk bırakmadılar adamda!

21 Mart 2010 Pazar

hayat var nefes yok















hayat denen kızcağız gibi soluk soluğa kaldım az önce. panik atak sen ne kadar da kötü bi insansın dedim kendi kendime. kızacağız dünyanın en perişan insanı tabii, benim o kadar da kötü bi durumum yok bu aralar şükür ama bu dizi izlerken bi anda nefesimin kesilip, odanın üstüme yürümesini engellemedi... gözlerim karardı, kalbime fil oturdu gibi türlü klişelerimiz gerçekleşti. ayağım da sakat zaten. çok mutsuzum adeta. hayat'ın dizine uzanasım var...

bi de elit işcan her şey!

20 Mart 2010 Cumartesi

17 Mart 2010 Çarşamba

dev hizmet!










twilight'ın yeni filmi eclipse'in geçen yayınlanan dünyanın en sıkıcı fragmanından sizler için kesip parçaladım... (aslında sizin için değildi ama size kısmetmiş) özellikle yok'a ithaf ediyorum... bi de yeni film için gus van sant, sofia coppola ve bill condon kapışıyomuş... yalan mıdır nedir, habere bak!




15 Mart 2010 Pazartesi

effy

















Effy'nin türlü ruh dalgalanmasına Battles'ın eşlik etmesi iyi fikirmiş.
Fakat mevzu Effy olunca gizemle örülü bi thriller'a dönüşüyo o bölüm.
Finaldeki Fred sahnesi bildiğin Haneke filmi değildi de neydi!
Yediler iki bölümümüzü bi de! Haftaya sezon finali!

böyle film ismi olmaz olsun!

14 Mart 2010 Pazar

12 Mart 2010 Cuma

eureka! eureka! (cıbıl koşarım da gerekirse)






















haftalardır grey's anatomy'nin yeni kadrolu doktorlarından bu hanım kadını birine benzetiyor, benzetiyor, bir türlü çıkaramıyordum. o uzun yüzü, o sivri çenesi, o adeta 16:9 ekrana tam oturmayan, uzatılmış gibi bedeni ile bu kadın, bildiğimiz bir başka kadını feci halde andırıyordu... geçen gece oscarları izlerken bile ışık yanmadı. nihayet az önce grey's anatomy'nin son bölümünü izlerken çıktı ağzımdan yüksek sesle: "kathryn bigelow'a benziyo yaaa ohhh!" diye... siz şimdi kalkıp da benzetmezsiniz, bana can cun edersiniz filan, yemin ederim tepelerim! benziyo işte! (ufak bi benzerlik yakalamış, kalbi kırılsın istemiyo)

6 Mart 2010 Cumartesi

jj

















JJ dostum dünyanın en iyi insanı olduğundan ona layık bölümdü bu.
JJ'in sütçü arabasının arkasından sırıtan yüzü ise bildiğin "her şey"!

5 Mart 2010 Cuma

anlamadım gitti!


ajda pekkan, (resim spektaküler'den tabey ki)
burdan da dinle : http://fizy.com/s/1aiu4m

Ağlar mı güler mi
Sevmez yoksa sever mi
Kalır mı bilmem ki
Yoksa kaçar gider mi

Aşk dolu gözleri
Sorsam huyu güzel mi
Doğruyu söyler mi

Melek yoksa şeytan mı
Yalan mı rüyada aldatan mı
Çocuk mu değil mi
Çok bilmişin biri mi

Böylesi değilse
Aklım hiç ermez diye
Aldırmam kimseye
Yanılsam bile bile

Çıkar yol hangisi
Sevmek sevilmek mi
Sarhoşluk mu içki mi
Anlamadım gitti

Çıkar yol hangisi
Sen mi sensizlik mi
Yaşamak mı ölmek mi
Anlamadım gitti

3 Mart 2010 Çarşamba

kaybetme perişanlığı

















artık hiçbir şeye karşı eskiden hissettiklerini hissedememek, beslediklerini besleyememek, her şeyin eline koluna yapışması ama elinle kolunla dokunamamak, dokunsan da anlamamak, anlasan da konduramamak, üzülsen de ağlayamamak, ağlasan da boşalamamak, boşalsan da bi daha dolmak, doldukça dolanmak,

kasv,

kahr,

ah.

be italian!