neyse aradan zaman geçer.
ailesini meşhur bir balıkçıya götürür ve karşı masa, sonunda öğrenmesi gerekenden daha çok şey öğrenir onun hakkında.
nedense tüm restoran, tvye çıkmış çıkabilecek herkesle doludur.
fonda önce "buruk acı" çalar, sonra birsen tezer yorumu ile "çığlık çığlığa" sonra sadece birsen tezer.
masada hikaye çarpılır çarpılır.. uzaktan sesler biribirine karışırken "yeni evlendiği ve inanılmaz kıskandığı japon sevgilisinin peşine 'ajan' takması gerektiği" duyulmaya başlar. Ajanlı ve eski sevgililerinin kim olduğunu öğrenme çabalı kısımda bir transandantal mediye kaçış olacaktır ki, dünyanın en güzel likörü gelir.
annesinin de küçüklükten beri kanyak ve şarap delisi olduğunu yeni öğrenir. babanın zaten kadehleri kaldırıp kaldırıp, "oooooohhhhhh"layarak indirmesinden de karşı masanın, ailedeki alkol problemine dikkat kesilmemesi imkansızdır.
likörle biten eğlencenin, başındaki asma yaprağına sarılı levrek enfestir.
3 Kasım 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
adile naşit - münir özkul filmleri gibi ne güzel.
Yorum Gönder