19 Aralık 2009 Cumartesi

sünger doku

hastayım. 3. güne girdim. ilk günü hastanede geçirdik, gecelerin yargıcı sağolsun beni ateşler içinde ki halimle alıp seruma bağlattı. sabbahlara kadar da eğledi.
ikinci gün eve doktor geldi. sonra kilolarla meyve ile delirium geldi.
şimdi 3. günde daha da şiş bademciklerim.
kalbüm taştan olduğu için bir haftada yaşanan tüm duygusal gel gitleri bademciklerim kaldıramadı. zalımsın kalbım zalım. yaktın minnoş süngerciklerimi. heyecandan anlamıyorsun hiç.

her türk gencinin aksine, iyileşme göstermiyorum. garip ateş atakları ve bademciklerin her geçen gün daha çok şişmesi.
bana bir mesaj verdiklerinin fakındayım, zira şu an kafanım içinde dile gelmeyi başardılar. her yutkunuşumda bir bulaşık süngerinin ezilme sesi, iğrenç olduğunu biliyorum ama gerçek bu. 1 saattir yutkunmaktan kaçınıyorum çünkü kafam almıyor o sesi, rüyamda da yere düşen (tuvalet önünden) patatesleri patates salatasına koyan yengeme bağırıp kustum.
haller garip.
bademciklerim ise 4. günün sonunda alfabeyi çözecekler eminim, çünkü doktor arkadaşım "seninki neki ıslık çalan bademcikler gördüm" demişti, benimkiler hala dillenmemişken.

korkuyorum. mesajın "kalbini aldır, çekemiyoz biz bu ükelayı" olduğundan şüpheleniyorum, ama yarattıkları kargaşa resmen kendi ölüm fermanları.

2 yorum:

gecelerin yargici dedi ki...

yazzıh bu genç bedenlere...
ben de hasta düştüm.
en diri zamanlarını böylesi mikroplarla kurutuyoruz körpe bedenlerimizin...

tuzbuz dedi ki...

boğazındaki düğüm ete kana bürünmüş ki bu da bir başarı, congrats to the fellow nominees...