Yine yeni bir gün Sevgili Gotham şehri(günler doğmaktan ne zaman vazgeçicek?)..Dün gece yine beyin damarları çatlatılıncaya kadar içildi..(ama yine çatlatılamadılar o ayrı.beyin gereksiz işlevlerinden ne zaman vazgeçicek?)Sabahlığım ve yumuşak terliklerimle yatağımda oturmuş çizim masama bakıyorum..(o bana bakmıyor o ayrı..beni hayata bağlamaktan ne zaman vazgeçicek?)Alkol sınırının aşıldığı geçen gecelerden birinde,çivi çiviyi söker misali eve döndüğümde uyku tutmadığı gerekçesiyle tekrar izlediğim Factotum (kendi içinde güzel bir film olsada berbat bir Bukowski yorumu olduğu aşikar..) yüzünden,yıllar önce bünyemden attığım o perişan şarkı tekrar dolaşır oldu aptal beynimin yankılı ve koyu gri koridorlarında...(insanlar böyle şarkılar yapmaktan ne zaman vazgeçicek?..babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi?)
it's just a slow day moving into a slow night.
it doesn't matter what you do
everything just stays the same.
the cats sleep it off,
the dogs don't bark,
it's just a slow day moving into a slow night.
there's nothing even dying,
it's just more waiting through a slow day moving into a slow night.
you don't even hear the water running,
the walls just stand there and the doors don't open.
it's just a slow day moving into a slow night.
the rain has stopped,
you can't hear a siren anywhere,
your wrist watch has a dead battery,
the cigarette lighter is out of fluid,
it's just a slow day moving into a slow night,
it's just more waiting through a slow day moving into a slow night
like tomorrow's never going to comeand
when it doesit'll be the same damn thing.
1 yorum:
yazar, yalnız ve puslu yaşamından kesitler sunarken, uzak vazgeçişlerin derin yasını da tüm mağrurluğuyla arzının merkezine oturtuyordu...
Yorum Gönder